Allah C.C. iktidar ettiğini, dünya bir araya gelse iktidardan indiremez. Allah C.C. iktidar nasib etmediğini de, dünya bir araya gelse iktidara getiremez. İktidara getiren ve götürecek olan ancak Allah C.C.dır. İnsanların fiilleri sonuç yaratmaz.Sebepler sonuç yaratmaz.Sonucu ancak Allah C.C. yaratır.Bu dünya hayatı sebepler alemidir. Sebeplere sarılmak şarttır. Sebeplere başvurmak farzdır. Ancak sebepler iki türlüdür.Meşru sebepler, gayri meşru sebepler. Yani Allah’ın helâl kıldığı, yasaklamadığı sebepler meşru sebepler veya Allah C.C. haram kıldığı, yasakladığı sebepler yani gayrimeşru sebepler. Şairin ifade ettiği gibi; oluklar çift, birinden nur akar, birinden kir. Sarıldığımız sebepler sonuç yaratmadığına, sonucu tayin etmediğine göre, bize düşen meşru sebeplere sarılmaktır. Çünkü sonuca ulaşamıyoruz diye, gayrimeşru yola sapacak olursak, sonuca ulaşsak da kaybederiz. Sadece meşru, helâl sebeplere sarıldığımızda sonuca ulaşamazsak bile, biz kazanmış oluruz. Öyleyse sonuç ne olursa olsun, kazananlardan olmamız için meşru sebepler dışına çıkmayalım. Yoksa sonuç ne olursa olsun kaybedenlerden oluruz. Mesuliyet altına, vebal altına gireriz. Allah C.C. gazabına uğrar, rızasından uzaklaşırız.
Bir kimse insanlara daha faydalı olmak, yardım etmek maksadıyla zengin olmak istese, ancak meşru sebeplere sarılarak bir türlü zengin olamaz da, nihayetinde gayri meşru yola başvursa, zengin olsa dahi kaybeder. Ondan sonra insanlara ne kadar faydalı olursa olsun, kazandığı haram olduğu için o zenginlik onun için bir belâ olur.
İktidar, makam, mevkii, mal mülk hepsi Allah C.C. vergisidir. Dilediğine verir, dilediğinden alır.Allah C.C. “İlmi isteyene; mal, mülk, makam, mevkii ve iktidarı dilediğime veririm.” buyuruyor.Öyleyse Allah C.C.dan hayırlı olanı, hayırlı neticeleri, meşru yollardan istemekle mükellefiz.Sadece kendimiz için değil, ailemiz ve Milletimiz için de hakkımızda en hayırlı olanı Allah’dan isteyeceğiz.İnsanlığa faydalı olmak için dahi olsa, bir kimsenin iktidara gelmesini talep ederken,meşru sebeplerin yanında gayrı meşru sebeplere sarılanlar baştan kaybettiler.
Allah C.C. kesinlikle yasakladığı, “Yahudi ve Hrıstiyanları veli (vali,velayet,yönetici) edinmeyin. Onların yönetimi altına girmeyin.Sizden kim onları veli edinmek isterse o da onlardandır.” Maide-51 uyarısına rağmen, halen daha bir Hrıstiyan Birliği olan ve kanunları Hrıstiyanların yaptığı Avrupa Birliği, AB’ye girmek isteyenler, AİHM kararlarını uygulamak için taahhüt verenler, eşcinsellere özgürlük vadedenler, Aile yapımızı bozan, ahlak ve maneviyatımızı tahrip eden AB uyum yasalarını uygulamayı taahhüt edenler gayrı meşru yola sapmışlardır. Bu durum onların hem bu dünyada, hem de ahirette kaybetmelerine sebep olmuştur. Mevcut kanunların yetersiz, ve gayri meşru olduğu, bu nedenle değiştirmek için mücadele ettiklerini iddia edenlere, “kötü olan, kötü olanla değişmez, ancak iyi olanla değiştirilir” prensibini hatırlatmak istiyorum. Necaset, necasetle temizlenmez. Şimdi; iktidara gelenler ve muhalefette kalanlar, yöneten ve yönetilenler, Hocalar ve talebeler, zenginler ve fakirler, amirler ve memurlar, işçi ve işverenler hepimiz bir bütün olarak, Allah’ın ipine(Kur’an’a) sımsıkı sarılma zamanı.
Allah C.C. bütün insanlığın iki cihanda kurtuluşu için, huzur ve mutluluğu için Kur’an-ı Kerim’de bildirdiği ölçüler çerçevesinde Hak ve adaleti tesis etme, Faizsiz Adil ekonomik düzeni ve Adil Devlet Düzenini tesis etme zamanı.
İ’lay-ı Kelimetullah için yeniden mücadele etme zamanı. Hepimiz bu konuda birbirimize yardım etmeli ve iktidar ve muhalefet bunun için mücadele etmelidir. Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünyayı hep birlikte kurmak, bütün insanlığın ırkçı emperyalizmin sömürüsünden kurtulması, Kudüs’ün Siyonist işgalden kurtarılması, D-8 çekirdeği etrafında, fonksiyonel bir İslâm Birliği D-60 ve tüm ezilenlerin sığınacağı D-160’ların bir an önce kurulması için her alanda mücadele etme zamanıdır. Irkçı emperyalizmin küresel projelerine hep birlikte direnme ve karşı koyma zamanı.AB uyum yasaları gölgesinde çıkarılmış, ancak ahlâk ve maneviyatımıza zarar veren kanunlarımızı değiştirip, yerine inancımıza,ahlâk maneviyatımıza uygun hale getirme zamanıdır.İktidar ve muhalefet el ele vermelidir. Başka bir gündem, ancak zaman, emek israfıdır. Batıldır ve boşa zaman harcamaktır.
Hangi Partiden olursa olsun, TBMM’de görev alan Milletvekillerinin gündemi bu olmalıdır. Bunun için ittifaklar birliktelikler ve dayanışma grupları kurulmalıdır. Bu ulvi amaca hizmet etmeyen, kin, nefret ve haset üzerine yapılacak tüm çalışmalar ancak Milletimize ve insanlığa zarar verecektir. Allah C.C. bize verdiği imkânları nasıl ve niçin kullandığımızdan hesaba çekileceğimizi unutmayalım.Yaptıklarımızdan ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızdan, söylediklerimizden ve söylememiz gerekirken söylemediklerimizden hesaba çekileceğimizi unutmadan, bize verilen nimetlerin şükrünü yerine getirelim.Selâm, Hakk’a tabi olanların üzerine olsun.