İsmail Özdemir


İSLÂM DÜŞMANLIĞI

.


Ülkemizde bir kısım medyanın köşe başlarını tutmuş bir kısım zevat, her fırsatta İslâm Dini’nin açık ve kesin hükümlerine saldırmakta, birçok Müslüman kardeşimizin itikadını ve inancını zedelemekteler. Şunu bilsinler ki, İslâm Dini tek Hak Din’dir. Bu Hak Din’in Yüce Kitabı Kur’an-ı Kerim’in ortaya koyduğu hükümler Allah C.C. tarafından bildirilmiş kesin hükümlerdir. Bunlar tartışılmaz, bunları içine sindiremeyenler Müslüman olamaz. İslâm Dini’nde zorlama yoktur. Kimseye zorla Müslüman olacaksın denmez. Ancak kendi iradesi ile İslâm’ı kabul etmiş olanların da , Allah C.C. ve O’nun Resulü’nün koyduğu hükümleri kabul etmek zorunluluğu vardır.Bu haddini bilmez herifler, içlerindeki İslâm Düşmanlığını açığa vuramazlar, ancak her fırsatta İslâm’ın hükümlerine saldırırlar. Kur’an-ı Kerim’de bu hadsiz herifler tarif edilmiştir. 

 

Bakara Suresi 8.Ayet-i Kerime’de: “İnsanlardan, inanmadıkları halde, -Allah'a ve ahiret gününe inandık, diyenler vardır.” diye bildiriliyor. Bu tip insanlar dünya menfaatleri için yalan söylerler.Müslümanları aldatır ve onları da imanda şüpheye düşürürler.

 

İslâm Dini’ni kabul edip, hükümlerini kabul etmeyenler, içlerine sindiremeyenler münafıklardır. Münafıklar, kafirlerden daha tehlikelidir. Çünkü birçok Müslümanı aldatabilir. Tarihimiz bunun birçok örnekleri ile doludur.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sitesinde evlatlık edinme konusunda verilen fetva,  İslâm’ın açık kesin hükmüdür.

Peygamberimiz S.A.V. evlâtlık olarak yetiştirdiği Zeyd’in R.A. eski eşi Zeynep binti Cahş R.Anha ile evlenince Münafıklar hemen saldırıya geçmişlerdi. Kendi oğlunun hanımı, yani gelini ile evlendi diye yaygara koparmıştı.

Bunun üzerine Kainatın Hakimi, tek kanun koyucu, Yaratan,yaşatan ve kanun koyma yetkisi elinde olan Allah C.C. “Allah evlâtlıklarınızı öz oğullarınız gibi tanımadı. Bunlar sizin dillerinize doladığınız boş sözlerdir. Allah gerçeği söyler, doğru yola o eriştirir.”Ahzab Suresi 4. Ayet-i Kerime’si ile  hükmünü bildirdi.

“Evlâtlıkları öz babalarına nisbet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha doğrudur. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, bu takdirde onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. İçinizden kasıtlı yaptıklarınız bir yana, yanlışlıkla yaptıklarınızda üzerinize bir günah yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” Ahzab Suresi 5.Ayet-i Kerime’si ile kıyamete kadar Müslümanların nasıl davranması gerektiğini bildirdi.

 

Abdullah İbn Ömer’den (ö.73/692) şöyle dediği nakledilmiştir:“Çocukları öz babalarına nisbet ederek çağırın”   (el-Ahzâb, 33/5) âyeti ininceye kadar, biz Zeyd b. Hârise’ye (r.a.) “Zeyd b. Muhammed (Muhammed’in oğlu Zeyd)” derdik. Bundan sonra kendi babasına nisbet etmeye başladık. ”Cahiliye devrinde evlâtlık nesep, evlenme, boşanma, miras, sıhrî hısımlık gibi konularda öz çocuk gibi sonuçlar doğururdu. Bu yüzden evlatlığın dul kalan eşi ile de evlenilmezdi. Çünkü o, evlât edinenin gelini sayılırdı. Allahü Teâlâ bu uygulamayı da Hz. Peygamber’in kendi hayatında meydana gelen şu olayla kaldırdı. Zeyd İbn Hârise Hz. Peygamber’in halasının kızı Zeynep binti Cahş ile evlendi, fakat mutlu olamadılar. Çünkü gerçekte Zeynep ve ailesi bu evliliği arzu etmemiş, ancak Allah Rasülü dünürcülük yapınca şu âyete göre muvâfakatlarını bildirmişlerdi.“Allah ve Rasûlü bir iş hakkında hüküm verdiği zaman, gerek mü’min olan bir erkek ve gerekse mü’min olan bir kadın için seçme hakkı yoktur. Kim Allâh’a ve Rasülüne karşı gelirse, şüphesiz o, apaçık bir sapıklıkla yolunu şaşırmış olur.” Ahzab-36

 

Hz. Peygamber’in sabır tavsiyelerine rağmen, sonunda Zeyd, Zeyneb’i boşadı. Zeynep iddetini tamamladıktan sonra da, evlatlık hukuku lağvedildiği için, Hz. Peygamber ile evlendi. Âyette şöyle buyurulur:“Sonunda madem ki Zeyd, eşiyle ilgisini kesti; biz, onu seninle evlendirdik ki evlâtlıklarının ilişiğini kestikleri eşleriyle evlenmede mü’minlere bir zorluk olmasın.”Ahzab Suresi 37

 

Buhârî’nin naklettiğine göre Zeynep, Hz. Peygamber ile evlendikten sonra, O’nun öbür eşlerine karşı övünür ve şöyle derdi: “Allâh’ın elçisi, sizi ailelerinizden isteyip nikâhladı. Beni ise yedi kat göklerden yüce Allah O’na nikâhladı.”Böylece İslâm, gelinlerle evlenme yasağını yalnız öz oğulların eşleri ile sınırladı. 

 

Görülüyor ki; Diyanet bugüne özel bir fetva vermemiş, İslâm’ın açık ve kesin bir hükmünü açıklamış. Diyanet görevini yapıyor.Müslümanları uyarıyor. Koruyucu aile çerçevesinde aldığınız çocuklar, hiçbir zaman sizin evladınız gibi olmaz. Büluğ çağına erdiklerinde, mahremiyete dikkat edilmesi gerekir. Ona göre davranılır.

Öksüz ve yetimlere bakılması ve onların himaye edilmesi, en güzel şekilde yetiştirilmeleri konusunda dinimiz teşvik ediyor. Peygamberimiz ”Ben ve yetimi himâye eden kimse cennette şöylece beraber bulunacağız” buyurdu ve işaret parmağıyla orta parmağını, aralarını biraz aralayarak, gösterdi.

 

İslâm Dini, mantar gibi yeni ortaya çıkmış bir din olmadığı gibi, herkesin aklına göre şekil alan bir din de değildir. 1450 yıldan bütün kuralları ile yaşanmış ve yaşandığı toplulukların mutlu olduğu bir dindir.