İsmail Özdemir


İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN FESHİ

Sözleşme, İstanbul'da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 121. toplantısında kabul edildi.


Sözleşme, İstanbul'da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 121. toplantısında kabul edildi. 11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılmış olması nedeniyle kısaca "İstanbul Sözleşmesi" olarak bilinmektedir ve 01 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye, 11 Mayıs 2011'de Sözleşmeyi ilk imzalayan ve 24 Kasım 2011'de parlamentosunda tüm siyasi partilerin desteği ile onaylayan ilk ülke oldu. Onay belgesi 14 Mart 2012 tarihinde Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine iletildi. Temmuz 2020 itibarıyla 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmış, imzacı ülkelerin 34'ünde onaylanmıştır.Polonya, 2021 itibariyle İstanbul Sözleşmesinden çekilmeyi planlıyor.

 

20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı sonucunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözleşmenin feshedilmesine karar verildi.İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesi uyarınca taraflardan herhangi biri bu sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin feshi, konuya ilişkin bildirimin Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği'ne ulaştırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir.

 

“Zararın neresinden dönerseniz kârdır.” demiş atalarımız. İstanbul Sözleşmesinin feshi de aynen böyle.Maalesef bu sözleşme ile, 9 yıldır kadınlara ve çocuklara şiddet arttı.Kadın ve çocuk cinayetleri arttı. Medeniyet değerlerimizle ters düşen kurallar nedeniyle, birçok yuva yıkıldı.Güçlü bir toplumun temeli aile kurumu erozyona uğradı.Aileler dağılmaya başladı.Boşanmalar arttı.Evlilik yerine sözde “seviyeli birliktelik” adı altında seviyesiz birliktelikler çoğaldı.Dizi filmlerinde bile evlilik dışı birliktelikler özendirildi.Maalesef dindar kesimi de bu pisliğin içine çekmek için, dindar kesime hitap eden diziler de bile nikahsız erkek ve kadınların aynı evde kaldığı senaryolar ürettiler.Nikahsız kadın ve erkeğin, seviyeli birliktelik adı altında bir evde yaşaması fuhuş yapmak değilse nedir?

 

Halvet; Evli olmayan ve aralarında devamlı bir evlenme engeli de bulunmayan bir erkekle bir kadının başkalarının giriş ve görüşüne açık olmayan kapalı bir mekânda baş başa kalması dinimiz İslâmiyet’te yasaklanmıştır.Müslüman yani Allah’ın C.C. emirlerine teslim olan, İslâm Dinini seçen Müslüman Kadın ve erkeklerin böyle bir zillete düşmeleri asla kabul edilemez.

 

Yine bu İstanbul Sözleşmesi nedeniyle, Eşcinseller cesaretlendi.Dernekler kurdular, mitingler yapmaya başladılar. Üniversitelerde örgütlendiler. Dizilerde eşcinsellik özendirilmeye başlandı.Cinsiyetsiz olduğunu öne süren sözde sanatçı müsveddeleri türedi.Kreşlerde kayıt formlarında “kadın-erkek-diğer” şeklinde seçenekler açıldı.En son Kabe fotoğrafını ayak altına serdiler.İslâm dininin kutsal değerlerine saldırdılar.

Batı Medeniyetinin bize öğreteceği hiçbir şey yoktur.Bugün batı toplumlarında aile kurumu çökmüştür. Fuhuş yaygınlaşmış.Evlilik dışı birlikteliklerden doğan milyonlarca çocuk babasını bilmemektedir.Gazete ilanları ile babasını arayan veledi zina nesil zuhur etmiştir.İstenmeyen gebeliklerde milyonlarca can, kürtaj yoluyla katledilmektedir.Maalesef bu pislik ve rezalet bizim toplumumuza da sirayet etmeye başlamıştır.   

Bir an önce bu gidişatı önlemek, atılan yanlış adımdan vazgeçilmesi, bataklığa giden bu yoldan dönülmesi gerekiyordu.Öyle de oldu.Bu ifsat sözleşmesi feshedildi.

 

Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum.Ancak bu İstanbul sözleşmesi çerçevesinde çıkarılmış kanunların da temizlenmesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum.Medeni kanun, ceza kanunları ve diğer kanun maddeleri içinde tuzaklanmış mayınların da temizlenmesi gerekmektedir.

 

Kadına, çocuğa veya tüm masum insanlara karşı cinayetlerin önlenmesi için, Kısas cezasının getirilmesi gerektiğine inanıyorum. Haksız yere cana kıyanın canına kıyılır.

 

Allah C.C. Bakara Suresi 179. Ayet-i Kerime’de buyuruyor ki:”Ey akıl sahipleri! Kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki suç işlemekten sakınırsınız.”

Hakimler Hakimi, kainatın Yaratıcısı ve Yöneticisi, her türlü noksanlıklardan münezzeh olan Allah C.C. elbette en iyi bilendir.