Saadet Partisi Genel Merkezi önünde atılan ; “Türkiye Laiktir, Laik kalacak” ve “Mustafa Kemâl’in askerleriyiz” sloganları üzerine bu konuyu yazmak ihtiyacı hissettim. Atılan sloganlar, 6’lı masanın daha iktidara gelmeden, milletimizi nasıl bir anarşik ve kaos ortamına sürüklediğinin açık göstergesidir. İnsanların birbirlerine kolayca kırdırılabileceği alanlardan olan spor müsabakalarında atılan “Hükümet İstifa” sloganlarının da, Saadet Partisi Genel Merkezi önünde atılan sloganlarında, Bursa-Amed maçında yaşanan olayların da aynı merkezden yönlendirildiğini düşünüyorum. Maalesef birileri milletimizi 12 Eylül.1980 öncesine döndürmek istiyor. Bu milletin evlatları birbirlerini kırsın, emperyalistler de hedeflerini daha kolay gerçekleştirsin. Çok vahim bir durum.
Laiklik ilkesi, Anayasaya 5 Şubat 1937 tarihinde yapılan değişiklikle; 2. maddeye devletin nitelikleri olarak “Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyetçi, Halkçı, Devletçi, Laik ve İnkılapçıdır” biçiminde girmiştir. Maalesef tarifi yapılmamış LAİKLİK ilkesi yıllarca iktidar gücünü elinde bulunduranların yorumları ve insiyatifi doğrultusunda kullanılmıştır. Yüce Yaratıcı’nın bütün insanlığın huzur ve mutluluğu için emrettiği kuralları beğenmeyen ve bunlara düşmanlık edenler; LAİKLİK ilkesini kendilerine göre yorumlayarak, dinini yaşamak isteyen samimi Müslümanlara her türlü işkence ve zulümleri reva görmüşlerdir. Milli Nizam, Milli Selamet, Refah ve Fazilet Partileri Laikliğe aykırı eylemleri gerekçe gösterilerek kapatılmıştır. İmam Hatip Liselerine başörtülü kızlarımız sokulmamış, başörtülü Müslüman kızlarımız Üniversitelere alınmamış, en doğal eğitim hakları ellerinden alınmıştır. Üniversite kapılarında zorla başörtüleri başından çekilmiş, bir kısmı ikna odalarında baskı ve tahakküme tabi tutulmuştur. Üniversiteyi bitirmiş kızlarımıza diplomaları verilmemiştir. Başörtülü bayanlar Devlet dairelerine sokulmamış, memur olması engellenmiştir. Şehid anneleri başörtüleri ile devlet tesislerine devlet törenlere alınmamıştır. Başörtülü milletvekili TBMM’den zorla çıkarıldı. Toplum zorla çatışma ortamına sürüklendi.
Cumhurbaşkanı Sezer, yaptığı bir konuşmada, "Başörtüsünün kamusal alanda kabul edilip edilmeyeceği sorunu, Anayasa Mahkemesi kararıyla çözülmüştür. Yüksek Mahkeme, yükseköğretim kurumlarında başörtüsünü serbest bırakan yasal düzenlemeyi Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik kararlarına göre kamusal alanda başörtüsünü serbest bırakacak bir yasal düzenleme yapılması olanaksızdır. Kamusal alanı düzenleyen hukuksal kurallar görmezden gelinerek uygulamada dini kuralları geçerli kılmak da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. “ifadelerini kullanmıştı.
Ne oldu? Cumhurbaşkanı eşi başörtülü olunca devlet mi yıkıldı. Üniversitelere başörtülü kızlarımız girince Türkiye Cumhuriyeti Devleti yıkıldı mı? Mahkemelerde başörtülü savcı, hakim ve avukatlar olunca devlet zafiyete mi uğradı? Türk Silahlı Kuvvetlerine başörtülü personel alınınca Türkiye Cumhuriyeti Devleti yıkıldı mı? TBMM’de başörtülü milletvekilleri Türkiye Cumhuriyeti’ni mi yıktı?
Dünyada da LAİKLİK kavramı farklı uygulamalara sahiptir. Almanya’da Hristiyan Demokrat Parti vardır. Birçok Hristiyan ülkede Meclislerinde ve mahkemelerinde İNCİL üzerine yemin edilir. AB Avrupa Birliği bayrağı İsa’nın havarilerini temsilen 12 yıldızdan oluşur.Bunun gibi birçok örnekler verebiliriz.
Maalesef ülkemizde ki laikçi yobaz zihniyet, emperyalistlerin oyuncağı olmaktan kurtulamadı. İçi boşaltılarak batırılan bankalar, 20 yılda ödediğimiz 750 milyar USD faiz, denk bütçe yapılmaması onları hiç ilgilendirmedi.
Dünyayı köleleştirmek isteyen Siyonizm, farklı ülkelerde farklı argümanlarla iç çatışmalar çıkartarak sömürü düzenini devam ettirmektedir. Paris İklim anlaşması ile hayvancılığı ve insan nüfusunun azaltılması projesini Birleşmiş Milletler eliyle yürütmekte, iktidarı da muhalefeti de bu sürece çanak tutmaktadır. İktidara muhalefet etmesi gereken 6’lı masa uygulamayı taahhüt ettiği temel hususlar, iktidar ile aynı. Neye muhalefet ediyorsunuz?