İsmail Özdemir


MİLLÎ GÖRÜŞ’SÜZ SEÇİM

.


Cumhurbaşkanlığı seçimine iki aydan az bir süre kala, adaylar netleşmeye başladı.Muhtemelen üç adayla seçime gidilecek.Mevcut adayların söylem ve eylemlerine baktığımızda Milli Görüş’çü bir anlayışa sahip olmadıklarını görüyoruz.Her ne kadar bazı uygulamalar, Millî Görüş prensiplerine uygun düşse de, genel anlamda Millî Görüş prensiplerini savunan bir aday yok.Mevcut iktidarın Kıbrıs konusunda iki eşit devletli çözüme dönmüş olması, Libya ile ilişkiler, Suriye ile görüşmelere başlanması, İstanbul sözleşmesinden çıkış, Ayasofya’nın açılması, D-8 ülkeleri arasında yerel para birimleri ile alışveriş yapılabilmesine imkân veren “ortak ödeme kartı”, Başörtüsünü anayasal güvenceye kavuşturmak için yapılan çalışmalar v.s. sayabiliriz.

Millî Görüş; ekonomik anlamda Faizsiz bir ekonomik modeli benimser. Mevcut iktidar faizlerin indirilmesini, muhalefetteki adaylar ise faizlerin yükseltilmesini savunuyor.Millî Görüş, faizlerin tamamen kaldırılmasını savunuyor.Bunun için devletin, belediyelerin ve tüm kurumların DENK BÜTÇE yapmasını savunur.Açık bütçe; faizcilere ve tefecilere yarar.Faizci ve tefecilerin en iy müşterisi devlet,  devlet kurumları ve belediyelerdir.

2022 yılı Aralık ayında Merkezi yönetim ve Belediyeler 2023 yılı bütçelerini hazırlar.Tahmini gelirler bellidir. Giderler de buna göre planlanır ve makul olan, gelirlere göre giderleri planlamak denk bütçe yapmaktır. Maalesef iktidar da, muhalefet te iktidar oldukları Belediyeler ve kuruluşlarda açık bütçe hazırladılar.Yani 2023 yılında yurtiçi ve yurtdışındaki bankalara ve tefecilere, bu Milletin imkânlarını aktarma bütçesi yaptılar.

Millî Görüş; Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasına karşıdır. AB ile özel statülü ortaklık yapılabilir, ancak tam üye olunamaz.Çünkü AB’ye tam üyelik onlarla tek devlet olmaktır. Nihayetinde, tek para, tek ordu, tek Pazar olan bu AB’de kanunları AB Parlamentosu yapar.En üst mahkeme AİHM, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesidir. Üye ülkeler kendi parlamentolarında;  AB Parlamentosunun çıkardığı kanunlara, aldığı kararlara ve AİHM’in verdiği mahkeme kararlarına aykırı karar alamazlar. Egemenlik hakkı kısmen AB’ye devredilir. Millî para Türk Lirası kaldırılacak, yerine  EURO geçecek. Ordumuz lağvedilecek, Avrupa Ordusu kurulacak. Dicle-Fırat ve diğer uluslar arası sularımızın yönetimi AB’ye devredilecek. Kıbrıs’ta Rumların liderliğinde tek bir devlet kurulacak. 

Doğu Anadolu’da hak iddia eden Ermenistan Devleti ile mutlaka anlaşma yapılacak, ne istiyorlarsa verilecek.

Görüyoruz ki, hepimizin tüyleri diken diken oluyor. ”Böyle şey olur mu?” diyoruz. Ancak oy verdiğimiz partilerin veya şahısların AB’ye tam üyelik konusunda düşünce ve fikirlerini, icaraatlarını sorgulamıyoruz.           

İktidar da, muhalefet te AB’ye tam üyeliği savunuyor. Muhalefet Ortak deklarosyonda bunu taahhüt ediyor.

Millî Görüş; Siyonizm ve ırkçı emperyalizme karşıdır. Siyonizmin geliştirdiği,  BM ve DSÖ eliyle uygulamaya koyduğu küresel projelere de karşıdır. Blockchain Türkçe ismi ile “blok zinciri” anlamına gelen ve Kamu sektörü, Finans kurumları, Enerji sektörü, Bankalar, Akıllı sözleşmeler, Para transferleri, Yatırım araçları

Sağlık kuruluşları, Noter işlemleri gibi ekonomiden sağlık sektörüne kadar geniş bir alanda kullanılan veri tabanı sistemi de siyonizmin en büyük projesidir. Geçmiş yıllarda Oktar Babuna için 160 bin kişiden toplanan kan örnekleri ABD ve Almanya’ya kaçırıldı ve bunlara ne yapıldığı tepit edilemedi. Zamanın Sağlık Bakanı Osman DURMUŞ soruşturma başlattı ancak hiçbir netice alınamadı. İşte şimdi DSÖ eliyle Blockchain veri tabanına, milletimizin tamamının bilgileri girilmesi isteniyor. Ona göre virüs üretecekler, gelecekte yayacakları salgın hastalıklarda daha çok insan öldürecekler. Kesin bilgi olmamakla birlikte yazmam gerekiyor. İktidar bu bilgileri vermek istemediği için, Türkiye’nin çok ciddi şekilde tehdit edildiğini duyuyorum. Bu konularda iktidara muhalefet etmesi gereken kimse yok. Muhalefette BLOCKCHAİN veri tabanına olumlu bakıyor. Meral AKŞENER’in ARTAGAN projesi olarak sunduğu projenin nakitsiz bir toplum hedeflediğini biliyoruz. Milletimiz; yastık altında ve yastık üstünde ne varsa götürüp sisteme teslim edecek, ondan sonra nakitsiz bir hayat başlayacak. Elde avuçta bir şey kalmayınca, parasız, pulsuz çaresiz milletimiz siyonizme kolay yutulur lokma haline gelecek. Paris İklim Anlaşması ile; hayvancılık tamamen yok edilecek, yapay et üretimine geçilecek. Ailenin yok edilmesi, eşcinsel birlikteliklerin desteklenmesi gibi projelerle nüfus artış durdurulacak, hatta mikrop savaşları ile dünya nüfusu azaltılacak. Maalesef İktidar da, muhalefette bu gidişata teslim olmuşlar.

Millî Görüş; Kudüs ve Mescid-i Aksa konusunda asla taviz vermez. Kudüs’te iki eşit devletli çözümü kabul etmez. Kudüs Müslümanlara Allah C.C. emanetidir. Müslümanların namusudur. Asla taviz verilemez. Tarih boyunca Kudüs’e sahip olan, dünyaya sahip olmuştur. Dünyaya hükmetmiştir. Kudüs kırmızı çizgimizdir.

Millî Görüş; D-8 çekirdeği etrafında İslâm Birleşmiş Milletleri, Ortak para birimi, ortak Pazar, ortak kültür işbirliği, ortak savunma paktı gibi projeleri savunur. D-60 ve D-160 ile YENİ BİR DÜNYA kurmayı vaat eder.

Millî Görüş ilkelerini bir bütün olarak bu millete duyuracak bir aday çıkaramamış olmak, Millî Görüş’çülere zillet olarak yeter. Yarın çok geç olacak.