İsmail Özdemir


MİLLİ GÖRÜŞ VE İŞBİRLİKÇİLİK

.


İngiliz eski başbakanlarından Margaret Thatcher, 1990 yılında İskoçya’da yapılan NATO toplantısında; “Sovyetler Birliği yıkılmıştır, karşımızda düşman kalmamıştır. Ama düşmansız bir ideoloji yaşayamaz. Yeni bir düşman bulmamız lazım. Düşman aramaya ise gerek yok; yeni düşmanımız İslam ’dır” sözleri ile yeni dönemi başlatmıştı. Margaret Thatcher’in 12 Şubat 2002 yılında İngiliz The Guardian için kaleme aldığı makalenin başlığı da, “Yeni Bolşevizm İslâm’dır” başlığını taşıyordu. Thatcher söz konusu makalesinde “Tıpkı komünizm gibi İslâm’ı da yenmek için uzun süreçli ve kapsayıcı bir strateji gerekiyor” demişti.

Rahmetli Erbakan Hoca’mız da; NATO Toplantısında ortaya konan bu yeni konsepte cevap vererek ; “1990’larda 20.haçlı seferinin başlatıldığını, artık sağın solun kıymeti kalmayarak, bundan sonra Milli görüşçü’müsün, ırkçı emperyalizmin işbirlikçisi misin’ ayrımını ortaya koydu.

Türkiye, yıllarca ABD ve Batı tarafından kıskaca alındı ve tam bağımsız bir ülke olması engellendi.Ağır Sanayi,  ve teknoloji alanında üretmesi engellendi.Marshall yardımları ile başlayan süreç, IMF ile devam etti

Siyasi olarak ta, BOP projesi doğrultusunda, Irak işgali ve Suriye işgali ile devam etmekte olan Türkiye’nin bölünmesi planı devam etmektedir.Direkt olarak YPG-PYD’yi silahlandırarak İRAN’dan başlayan ve Suriye üzerinden Akdeniz’e kadar uzanan ve Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu Bölgesini de içine alan uydu bir devlet kurma planları aşikar olmuştur.Bu plana AB-Avrupa Birliği’de dahil olmuş.Türkiye’yi iki taraftan kıskaca almışlar ve ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmek istiyorlar.Ülkemiz içinden de HDP, şimdi Yeşil Sol Parti ile bu projelerini uygulamaya sokmak için çalışıyorlar.HDP açık bir şekilde, PKK-PYD-YPG gibi örgütlerle organik bağını inkar etmediği gibi, Apo’nun serbest bırakılması ve özerklik taleplerini dile getirmekten de çekinmiyor.Geçmiş yıllarda HEP,DEP,HADEP,DEHAP,ÖTP,DTP ve BDP isimleri ile siyasi alanda faaliyet gösteren bu hareket maalesef ABD , İngiltere ve AB tarafından açık bir şekilde desteklenmektedir.PKK-YPG-PYD’nin siyasi uzantısı hareket Türkiye'de legal zeminde ilk kez 1991 seçimlerinde Sosyal demokrat Halkçı Parti'nin Halkın Emek Partisi ile ittifak yapmasıyla başlamıştır. Meclisteki Kürtçe yemin krizi de bu dönemde yaşanmıştır. Daha sonra kapatılan HEP'in yerini sırasıyla DEP, HADEP, DEHAP, ÖTP, DTP ve BDP almıştır.

Maalesef AKP’nin, ABD ve AB’nin yalanlarına aldanarak, 013 yılında başlattığı çözüm sürecinde, asıl niyetin bölge halkının huzur ve refahı olmadığı anlaşıldı.6-7-8 Ekim olayları, Gezi olayları, Suruç ve Kobani olayları bölge halkının nasıl bir ateş çukuruna, kaos ve kargaşa ortamına sürüklendiğini gösterdi. Bu kadar yaşanan acı tecrübelerden hiçbir ders çıkarılmadı mı? ABD-İngiltere ve AB destekli bölücü hareketin önlenmesi için tüm siyasi alternatifler denendi.1991 yılında Sosyal Demokrat Halkçı Parti tarafından TBMM’ne sokulan bu hareket, 2013 yılında Çözüm süreci ile sunulan tüm iyi niyetli girişim ve çabaları boşa çıkarmıştır. Şimdi tekrar CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı ile tekrar Meclise taşınmaya çalışılan bölücü hareket, ABD ve AB eliyle önümüzdeki yıllarda çok daha büyük bir savaşa hazırlanmaktadır. Bugün yanlışlarla dolu geçmişi olan AKP iktıdarını devirmek için atılan bu adımlar, ileride bu adımları atanların başına bela olacağı çok açıktır.

Muhalefet, İktidarın yanlışları ile mücadele etmek yerine, maalesef İktidardakilerle mücadele yanlışına düştü.

Böyle olunca aynı yanlışları yapmaya kendisi talip oldu. Denenmiş, tecrübe edilen tekrar tecrübe edilmez. ABD-İngiltere-AB merkezli politikalar ile Türkiye ateş çemberinin içine çekildi. Muhalefet bugün aynı yanlışlara talip.ABD ile İngiltere ile iş tutuyor.Dünya Bankası ve küresel sermayenin ekonomik kuşatma harekatı altında bunalan Türkiye’ye, denk bütçe, yerli ve bölgesel imkanlarla kalkınma modeli yerine İngiltere’den 300 milyar USD dış borç bularak çözüm sunmak, bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.AB’ye tam üyelik bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür.AB uyum yasaları ve AİHM kararlarını uygulamak bu millete yapılabilecek en büyük kötülüktür.Muhalefet iktidarı bugüne kadar yaptığı bu yanlışlar üzerinden eleştirseydi, büyük bir çoğunlukla ve Hak ederek iktidara gelir, Miiletimize de insanlığa da hizmet etmiş olurdu.Tarih boyunca iktidarı ele geçirmek için düşman devletlerle iş tutanlar olmuştur.Sonları hep hüsranla sonuçlanmıştır.Kafirlerden yardım alarak İktidara gelseler de, bu iktidar onlara nimet değil, bela olur.Peşinden gidenlere de bela olur. ABD,İngiltere, AB destekli projeleri redderek, Milli ve Manevi değerlere sarılarak, yerli ve Milli imkanları seferber ederek bir kurtuluşu benimseyen hareket ancak bu Milletin gerçek kurtuluşuna vesile olabilir. İktidar ve muhalefetin düştüğü bu yanlışlar karşısında; Milli görüşçü’müsün, ırkçı emperyalizmin işbirlikçisi misin’ ayrımını Milletimize anlatacak Siyasi bir Hareket zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Bu hareket hiçbir dünyalık menfaat karşılığında, bir an olsun bu davadan vazgeçmemelidir. Milletimizin ve insanlığın buna ihtiyacı vardır.