TCK, ilk olarak 1926 yılında, İtalyan Zanardelli Yasası esas alınarak hazırlanmıştır. Medeni Kanun da, İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak hazırlanmıştır. Osmanlı’nın son döneminde ise, Fransız Medeni kanunu esas alındı.Son olarak; Türk Ceza Kanunu, kısaca TCK, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 29 Eylül 2004'te kabul edilen,12 Ekim 2004'te T.C. Resmî Gazete'de yayımlanan ve 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren yasadır.Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olması hedefi doğrultusunda, AB uyum yasaları çerçevesinde hazırlanmıştır. Aslında Batı kanunlarını örnek almak bu tarihte başlamadı. Osmanlı’nın son dönemlerinde Tanzimat Döneminde başladı.O günden beri devam eden çok kötü bir alışkanlık olarak devam etmektedir.Hrıstiyanlık temeline dayanan bir medeni hayatı benimsemiş batı toplumlarının ihtiyaçlarına göre şekillenen kanunları esas alarak hazırlanan elbiseyi Müslüman topluma giydirmeye çalışmak abesle iştigaldir. Bu elbise bu vücuda uymaz, uymadı ve uymayacak. Yaşadığımız 200 yıllık tecrübe bunu gösterdi. Tecrübe edilen, tekrar tecrübe edilmez. Cezaların caydırıcılığı olmadığı için işlenen suçlar, cinayetler arttı, cezaevleri doldu. Randevu ile ceza infaz dönemi başladı. Çıkarılan aflar ile boşaltılan ceza evleri yeniden doldu ve taştı.TCK bir garabettir. Cezalandırma değil, adeta ödüllendirmedir. Bu yüzden işlenen suçlar artmaktadır.5275 sayılı Kanunun Geçici 6. maddesiyle; 30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlar açısından ayrı bir denetimli serbestlik ve infaz sisteminin uygulanması kanunlaştırılmıştır. Buna göre Geçici 6. maddeyle 30.03.2020 tarihinden önce işlenen suçlar bakımından şu düzenlemeler getirilmiştir: Denetimli serbestlik süresi 3 yıl olarak uygulanacaktır. Bazı süreli hapis cezalarına mahkum olanlar cezalarının 1/2’sini infaz kurumunda çektikleri takdirde koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanacaktır. Yukarıdaki her iki düzenleme 30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlar açısından uygulanacak 30.03.2020 tarihinden sonra işlenen suçlarda yukarıda açıkladığımız düzenleme değil, 5275 sayılı 105/A maddesinde yer alan infaz düzenlemesi geçerli olacaktır. Hemen belirtmek gerekir ki, suçun 30.03.2020 tarihinden önce işlenmiş olması yeterlidir, mahkumiyet daha sonraki bir tarihte gerçekleşse bile, hükümlü Geçici 6. maddedeki denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanabilecektir. Örneğin, yeni infaz düzenlemesiyle 6 yıl veya altında hapis cezası alan bir hükümlü doğrudan tahliye olma hakkı kazanacaktır. Ayrıca hükümlülerden; 7 yıl hapis cezası alanlar 6 ay, 8 yıl hapis cezası alanlar 1 yıl, 9 yıl hapis cezası alanlar 1 yıl 6 ay, 10 yıl hapis cezası alanlar 2 yıl,15 yıl hapis cezası alanlar 4 yıl 6 ay cezaevinde kaldıkları takdirde tahliye olma hakkı kazanırlar. Hele mafya ve çeteler için cezaevleri konfor alanlarıdır. İtibar kazanırlar. Hırsızlık suçunu işleyen kişiler; basit hırsızlık suçu işlediği takdirde 1 yıldan 3 yıla kadar, nitelikli hırsızlık suçu işlediği takdirde 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Basit hırsızlık suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilebilir. Yani hiç hapis yatmazlar. Kasten yaralama suçunun temel şekli Türk Ceza Kanunu’nun 86/1. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre kasten yaralama suçunun temel şeklinin cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıdır. Hakimin takdirine bırakılmıştır. T.C.K.’nun 86/2. maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçunun kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde suçun temel şekline göre daha az cezaya hükmedilecektir. Buna göre, basit yaralama için 4 aydan 1 yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür. Hakim seçenek yaptırımlardan adli para cezası veya hapis cezasından birini seçecektir. Adam, amcasının kafa derisini yüzmüş, hiç hapis yatmadan çıkmış. Kadını 20 yerinden bıçaklamış, denetimli serbestlikle serbest kalmış. Adeta; git kadını öldür de gel denmiş. Her gün onlarca kadın feryat ediyor. Defalarca saldırıya uğramış, saldıran hiç ceza almamış. Trafikte basit hatalarda, magandaların saldırısına uğrayıp, yaralanmanız, aracınızın maddi hasara uğraması an meselesi. Çünkü magandalara verilen cezalar caydırıcı değil.
Aslında kişilere karşı işlenen suçları affetme yetkisi,ancak mağdur olana aittir.O affetmedikçe devlet; tecavüz ve taciz edeni, hak mağduriyetine sebep olanı asla affedemez.
Gölcük depreminde tutuklanan müteahhitlere ne oldu? Birçoğuna ceza dahi verilmedi, en uzun ceza alan Veli GÖÇER, 12 yıl hapis yattıktan sonra çıktı.Kimin evini soruyorsunuz?
İslâm ceza hukuku, Medeni Hukuku, Ticaret Hukuku esas alınmadan çıkarılacak hiçbir kanun huzur ve asayişi sağlayamaz. Yine İslâm Eğitim sistemi esas alınmadan, mevcut eğitim sistemi ve müfredatı ile yetiştirilecek nesiller güven içinde, huzur içinde bir yaşama hiçbir zaman kavuşamayacaklardır.
Ağlamayan çocuğa meme vermezler. Bu toplum İslâm’ın adil devlet düzenini talep etmedikçe, Allah C.C. bu topluma ADİL BİR DÜZEN nasip etmez.