Başlık biraz tuhaf geldi değilmi? Doğrusu, İnegöl’ü kim yönetiyor olmalıydı. Sanki seçimler yaklaşmışta vatandaşa mikrofon uzatmışız.
Sahi 300 bin nüfusa sahip İnegöl’ü kim yada kimler yönetiyor.? Sanırım bu soruya herkesin cevabı farklı olacaktır. Kimisi belediye başkanı Alper Taban der, kimisi milletvekili Vildan Yılmaz Gürel, kimisi Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, kimisi Kaymakam Eren Arslan… Bazende şunu duyarız İnegöl sahipsiz….
“İnegöl sahipsiz” cevabı biraz ironi kokan, biraz serzeniş ve şikayet barındıran cümle… Bu cümle daha çok İnegöl’ün iyi yönetilmediğini düşünen, onca şikayetin ve yanlışın konuşulduğu halde çözüm bulunamadığı, yada dikkate alınmadığı anlarda dillendirilir.
Peki İnegöl gerçekten sahipsiz mi? Tabiki değil. Değilse, vatandaş bu cümleyi niçin kullanıyor? Vatandaşın derdi ne? Şikayetleri dikkate mi alınmıyor? İnegöl’ü yönetenler sorunları çözme noktasında çaresiz mi, yada umusarmaz mı?
İnegöl yada bir başka şehir. Kim nerede yaşıyorsa, aslında tüm beklentiler aynı. Açın bir başka ilin yada ilçenin gazetelerini, vatandaşların ortak şikayetleri tıpatıp birbirine benziyor.
Mesela 10 dakikalık sağanak yağışlarda ev ve işyerlerini su basması, o şehirde alt yapının yetersizliğini gösterir ki, hangi siyasi irade yönetiyorsa yönetsin, bir çok şehirde benzer manzaralarlar karşı karşıyayız.
İnegöl’de yıllardır yaşanan bu sorun tam manasıyla çözülmüş değil. En kısa süreli sağanak yağışlarda bile yollar dereye dönüyor ve malasef bir çok bölgede halen ev ve işyerleri sular altında kalabiliyor.
Bir şehirde olmazsa olmazlardan biri de hiç şüphesiz içme suyudur. Su, tüm canlılar için en elzem yasamsal ihtiyaçtır. Susuz hayat asla düşünülemez. Mesela bugün bakım ve onarım nedeniyle ilçe genelinde sular kesik. Bakım ve onarım birkaç gün böyle devam etmiş olsa, inanın heryeri pislik ve koku kaplar. Su, ne büyük nimet ve Allah’a verdiği su nimeti için ne kadar şükretsek azdır.
Ancak İnegöl bir su cenneti olmasına rağmen, çevremizde bir çok firma su tesisi kurup para kazanırken, İnegöl halkına kuyu suyunun reva görülmesi, bazı kırsal mahallelerde çeşmelerden su yerine çamur akması, merkezde ise bir çok muhitte 3’üncü katlara su çıkmadığından kadınların gece yarısı kalkıp çamaşır bulaşık yıkamak zorunda kalması, şehri yönetenlerin yüzlerini kızartacak bir durum değilmidir?
İlçe halkımız artık köstebek yuvasına dönmüş yolları, kırık dökük kaldırımları, trafikteki keşmekeşliği, otopark sorununu, suyu, havayı, ulaşımdaki kalitesizliği ve alternatifsizliği şikayet etmekten utanır ve usanır hale gelmiş. Şehri yönetenlerin yakından bildiği, ama çözüme kavuşturamadığı bu sorunları kim ne zaman ve nasıl çözer bilemiyorum.
Sürekli büyüyen, gelişen sanayisi ile cazibe merkezi haline gelen ve sürekli göç alan İnegöl’de en önemli sorunlardan biri de hiç kuşkusuz konut ve yaşam alanlarının yetersizliğidir. Dar gelirlinin bırakın TOKİ’den ucuz daire almayı, ev kiralamakta bile artık güçlük yaşadığı İnegöl’de, idarecilerin sosyal etkinliklerle vakit eğlemesi, büyük bir zaman kaybı, israf ve talihsizliktir. İnegöl artık her anlamda yaşanmaz bir hal almıştır. Havasından, suyundan, ulaşımından, sosyal yaşam alanlarının yetersizliğinden şikayet edilen, ev kiralarının 4-5 bin liradan başladığı, hatta kiralık evin bulunamadığı İnegöl’de yaşamak neredeyse imkansız hale gelmiştir.
2014 yılına kadar yalnızca İnegöl Belediyesi tarafından hizmer verilen ilçemize son 8 yıldır Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin’de katkı sağladığını, ancak sorunların bir türlü çözüme kavuştulamadığını bilmek daha da düşündürücüdür.
Başa dönelim ve yine soralım, İnegöl’ü kim yada kimler yönetiyor? İnegöl gerçekten sahipsiz mi? Yada İnegöl’ü gelecekte kim, yada kimler yönetmeli?